Biz Cimcirik & Ben

24 saat mola

Aslında negatif yazılarla bunaltmayı sevmiyorum. Ancak Instagram’da hoplama zıplama fotoğrafları paylaşıyorsam, içimden geldiği gibi yazıyorsam, o zaman bunu neden içimde tutayım? Eskiden, yani aslında bundan bir yıl önceye kadar, üzülmek yerine sinirlenirdim. Öyle böyle değil hem de.

Ne zaman ki geçen sene terapiye başladım, sinir yerini üzülmeye bıraktı. (Terapi de bitti, psikoloğum uzun bir süreliğine  yurt dışına gidiyor.) Mesela ellerimi sıkarak sinirlenirken, ağlamamak için direnirken, şimdi “çok üzgünüm” diyebiliyorum.

Çünkü bize hep “şükret” denildi ya. Tabii ki şükrediyorum, tabii ki önce sağlık diyorum. Çok şükür. Ancak mücadele ettiğim şeylerde de haksızlığa uğrayınca neden üzülmeyeyim? Bir bakıyorum, insanlar ikili oynuyor. Bir bakıyorum sana söz veren iş bir başkasına gidiyor, bir bakıyorum sen bir şey yapmaya başlayınca “Canım Şebnemcim” oluyorsun. Yıkama yağlama seansları başlıyor.

Hiçbir zaman büyük hayallerim olmadı. Emeğimin karşılığı bilinsin istedim. Çok değil, mutlu edecek maaşlar istedim. Kendime söz vermiştim pes etmeyeceğim diye. Fakat hiçbir sektörde senin aldığın, Türkiye şartlarına göre iyi ötesi eğitimin, bildiğin dillerin, tecrübenin, öngörülerinin bir faydası yoksa, sana verilen sözler bir bir unutuluyorsa, o zaman ne yaparsın? Köşene çekilirsin. İşte ben de bunu yapacağım. Önce vermiş olduğum birkaç sözü tutup ardından bir süre bir köşede kalayım. Düşüneyim. Pes edeceksem edeyim, evde olmayı ve istediğim gibi bir şey üretmemeyi kabul edeyim. Etmeyeceksem oturup enine boyuna düşüneyim. Neler yapabileceğime bakayım. Ama biraz durayım. Mesela insanlara güvenimi yeniden kazanayım. Kendime dışarıdan bir bakayım, hatalarımı göreyim. Ama bir durayım. Mesela yarın. Ya da şimdiden itibaren bir 24 saat kendimle olayım.

Öyle karışık ki kafam, doğru karar vermem zor. Önce bir hayal kırıklığımı yaşayayım, üzüleyim, pes edeyim, sonra yeniden gaza basarım belki. Yazdığım her şey iş ile ilgili değil. İkili ilişkilerden de fazla yoruldum. Laf kalabalığından da, iletişim trafiğinden de. 24 saat mola. Sonrasında görüşürüz. Pes etmek dediysem temelli değil, belki bir süre, belki sindirene kadar, belki sadece bir gün. Ancak bir kabullenmem gerek.

Ve itiraf ediyorum, terapistimi daha gitmeden özledim…

Hep söylediğim gibi önce sağlık olsun, çocuklar sağlıklı olsun, gerisi gelir. Gelecek de…

Hem zaten size de böyle olmuyor mu canım? Hep laylaylom olacak değil ya. İnsan böyle daralıyor işte arada sırada!

 

3 Yorum
  1. Hilal 8 yıl ago
    Reply

    Bugünkü hislerime tercüman olmuşsunuz…Bir ögretmen olarak meslek hayatimda gordugum haksizlik ve adaletsizliklere mi yoksa ikili iliskilerdeki duzensizliklere ve aptal yerine konmaya mi uzuleyim kizayim bilemedim bugun. Her seyi geride birakip ceketimi alip kacasim geldi bugun uzun sure sonra…

  2. Anne-Ebe 8 yıl ago
    Reply

    Demoralize eden sözler işittiğim, yaptığım işe, yazdıklarıma destek olmayıp üstüne laf söyleyenler of of of… Hala umudum, hevesim var, her şeye rağmen… Haklısınız mola vermek gerekiyor bazen de…

  3. Anonim 8 yıl ago
    Reply

    hepimizin başına gelenler, geçer geçecek ,size ve evladınıza birşey olmasın .dinlenin biz burdayız…………

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı