Cimcirik & Ben

Küçük evi düzenlemek

Bana en çok sorulanlardan biri de eve nasıl sığdığımız. E zaten nasıl dekore ettiğimiz belli Instagram’dan. Daha önce de 72 metrekarede yaşamak adlı bir yazı yazmıştım. Buraya tıklayarak görebilirsiniz. Eğer öyle açılmazsa “72 metrekarede yaşamak” diye aratabilirsiniz. Hatta sonrasında da Irmak’ın odasını nasıl yaptığımı anlatmıştım. Küçük odayı dekore etmek de ayrı mesele. O yazı da burada. Ya da “Küçük odayı dekore etmek” diye aradığınızda.

Detay veriyorum, çünkü soruluyor. İlk yazımda anlatmıştım. Evet, yatağım ve buzdolabım dışında hiçbir şeyi getiremedik bu eve taşınırken. Tüm dolapları da yaptırdık. Irmak’ın yatağını bile. Mutfakta azdı dolap, onlara eklettim iki taneyi. İyi ki de yapmışız yoksa imkansızdı sığmamız. Mutfağı yapan firma çok yüksek fiyat söyleyince (apartman yapılırken herkesin aynı yapılmış, yoksa ben kahverengi dolap kullanmam ki…) kendi ustamızla çalıştık, renk farkı oldu ama kim takar? 🙂

Her milimetrede dolap var. İşin aslı dolap yaptırmak değil, içlerindekini sabit tutmakmış, onu gördüm.

Küçük ev haliyle hemen dağılıyor. Anında da toplanıyor. Dağılmaması için “Lütfen herkes aldığını yerine koysun” demekten vazgeçtim. Ben de koyamıyorum.  Salondaki dolaptan güneş gözlüğüm çıkıyor mesela. Hadi bunu da geçtim, bir de ne var biliyor musunuz, bir şey aldığında bir başka şeyden vazgeçmek.

Bardak dolabı ağzına kadar dolu, geçen gün harika bir fincan gördüm almadım. Aldığım zaman eskilerinden vazgeçmek zorundayım. “Hadi bu da kalsın şu zaman kullanırım” diye bir şey yok. Gerçi daha iyi bir şey evet de insan bazen elindekini de tutmak istiyor.

Irmak’ın eşyaları en düzenlisi. Odasını anlattığım yazıda olduğu gibi her oyuncağın bir çekmecesi var. Hepimiz ezberledik. Toplarken de kolay oluyor, oynarken de. Salonda da ona ait bölümler var. Bir oyuncak sehpası da var. Hep yazıyorum, salonda oyuncak görmeye bayılıyorum.

Kutu oyunları televizyonun üzerindeki dolapta. İşte bu fotoğrafta. (Onu da yaptırdık haliyle) Televizyonun üzerindeki iki kapak kutu oyunlarının. Milimetrik yerleştirdik. Alan, gerçekten yerine koyuyor. Kimi dik duruyor, kimi yatay. Sonuç iyi, mis gibi sığıyor. En alt sağdaki kapak da Irmak’ın. CD’leri, kartları, kağıtları… Dolabın geri kalanı benim. Bardaklar, takımlar, CD’lerim, kitaplarımın bir kısmı, günlüklerim, yıllıklarım… Bazı sığmayanlar da fotoğrafta olduğu gibi dolabın üzerinde. Üşensmesem de yer bulsam onlara.

Salondaki L koltuğun bazalı olması süper çözüm oldu. Yine kitap ve bazı şeyler orada. Nişan tepsim mesela. 🙂 Nişan tepsisi meselesi de ayrı yazı konusu. Unutmasam da yazsam.

Bir soru geldi, ütü masanızı nereye koyuyorsunuz diye. Bana kalsa, ebeveyn banyosundan duş teknesini kaldırır, oraya dolap yapardım. Arkın’a kabul ettiremedim. Bu nedenle bizim odaya yaptırdığım dolaplardan biri, bunlar için. Ütü masası yeri ayrı, elektrik süpürgesi yeri ayrı. Hepsi ölçüldü, yapıldı. Üst rafta takım çantası, bir rafta ütü… Değiştirmeye kalksam, daha büyüğünü alamam. O derece. “Vileda” nerede duruyor diye bile sorulmuş. O da, yani kovası, ebeveyn banyosunda lavabonun altında.

Bu arada duş teknesi var orada evet ama için ağzına kadar dolu. Bir aya oraya el atmamız lazım. Ebeveyn banyosundaki aynayı da dolaplı aldık, IKEA’dan. İçeride ilaçlar var. Alttaki dolapta da işte temizlik ürünleri. Banyodaki dolap da aynı. Hem kapaklı hem aynalı olunca kullanması oluyor, görüntüsü de güzel oluyor.

Ve en çok sorulan: Ayakkabılar nereye sığıyor? İşte o zor. Çünkü almaktan vazgeçmediğim şeylerden biri. Topuklu ayakkabılarım başka dolapta, o da ebeveyn banyosunda. (Yalnız 2 metrekare yere neler sığdırdık, inanamıyorum.) Hani IKEA’nın plastik ayakkabılıkları var ya, 3 modülden oluşan. İşte onların mavisini almıştım. Topuklular orada. Toplantı, özel geceler, düğünlerde meydana çıkıyorlar. Diğerleri de her zaman önünde fotoğraf çektiğim pembe dolapta. Sporlar, babetler, botlar diye ayrılmış durumda. Fotoğraf çekmek isterdim ancak görgüsüzlük gibi olacağını düşündüğüm için çekmedim. Ayakkabıları göstermek istediğimi sananlar olur. Oysa hepsi spor ayakkabı işte 🙂 Ayrıca, düzenli olarak eşya veriyorum. Her sene giymediklerimi ayırıp ihtiyaç sahiplerine veriyorum. Bu nedenle de birikmiyor, gereksiz kalabalık olmuyor.  Bu sadece ayakkabı değil tüm kıyafetler için geçerli. Irmak’ın da sadece bebeklik eşyalarından bazılarını saklıyorum. Onun dışında küçülenler düzenli olarak ihtiyaç sahiplerine gidiyor.

İncik boncuk için internetten takı askısı (takı düzenleyecisi diye de geçiyor) almıştım. Ebeveyn banyosunun kapısına astım. Yüzükler bir yerde, kolyeler asılı, küpeler bir yerde…

En çok hayat kurtaran şeylerden biri yataklı baza. Bizimki sanırım 4 metrekare. Kışlık montlar bahar geldiği an oraya kalkıyor. Az kullandığım çantalar, yastıklar, Irmak’ın geçmiş zaman yaptığı atmaya kıyamadığım aktiviteleri, eski fotoğraf kutuları…

Bir soru daha geldi aklıma, nevresim takımları. Öyle çok takım yok bizde. Az ve renkli var. Renk delisi ben tek tek ve renkli aldım. Mesela mavi nevresim kaplı yorgan, pembe çarşaf, turuncu ve yeşil yastıklar olabiliyor. Annemin aldığı tüm beyaz takımları geri verdim. Kızdı ama yapacak bir şey yok. Beyaz kullanamıyorum.

Bir şey daha, misafir tabak takımları yok demiştim. İki farklı takım var, canım hangisini isterse kullanıyorum. Çatal kaşıklar için de öyle. Biri mutfakta duruyor, diğeri salondaki hep sorulan IKEA’dan aldığım renkli kat kat sehpada. Masa örtüsü de kullanmıyorum. Renkli Amerikan servisler var. Onlar da orada 🙂

Evet halı yok. yani bir tane minnak var. Yerden ısıtmalı evde gerek olmuyor. Hem temizlik de daha kolay.

Aslında geçen yaz daha az eşya vardı. Ancak bu kış salona kitaplık alınca ben bir de bir sehpa daha ekleyince yine doldu. O sehpa evde başka bir yere gidecek. Kitaplığı da düzenlesem iyi olur. 🙂

Bütün soruları hatırlamaya çalıştım, aklıma bu kadarı geldi. Sorunuz olursa yanıtlarım.

Her büyüklükte evde yaşamış biri olarak, küçük ev zor görünse de yaşaması daha kolay diyebilirim. Ne kadar az eşya, o kadar rahat. Ne kadar az kıyafet  kadar iyi. Zaten az da olsa çok da olsa hep aynı şeylere gitmiyor mu elimiz? O halde kalabalığa ne gerek var?

Yalnız, fotoğraf koyamadım. Çekemedim. Aceleci huyum kurusun, çekmeyi de bekleyemedim. Instagram hesabımda evin her köşesi, bahsettiğim her eşya var zaten. Oradan bakabilirsiniz.

 

7 Yorum
  1. sevgi 8 yıl ago
    Reply

    Az eşya çok huzur ..bizde nerde evlenirken anneler doldurdu da doldurdu. Hepsini anneme geri gondermenin planlari icerisindeyim ama.bu savaşa girmeye üşeniyorum suan. Su cocuk bi buyusun de :)))
    Beğeniyle takip ediyorum ♡

    • admin 8 yıl ago
      Reply

      çok tesekkur ederim

    • nurdan 8 yıl ago
      Reply

      bende aynısını yaşadım sevgi hanım .en sonunda sizin planladığıniz şeyi yaptım.8 sene sonra tabi…. şebnemcim çok seviliyorsun:-)

      • admin 8 yıl ago
        Reply

        çok teşekkürler

  2. ayse 8 yıl ago
    Reply

    Şebnem hanim birde masanizin markasını ogrenebilirmiyim.oda mi ikea

  3. aysen 8 yıl ago
    Reply

    Şebnem hanim.bide masa markanizi söyleyebilir misiniz. Odami ikea…

    • Şebnem Seçkiner 8 yıl ago
      Reply

      @oldwooddesign markası

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı